⁣Fenerbahçe 3 - 3 Ümraniyespor Maçı Sonrası Spor Yazarları Ne dedi

Mehmet Demirkol - Faik Çetiner - Şansal Büyüka

Posted  1,611 Views updated 2 years ago

Mehmet Demirkol - ‘Sil baştan’ yalpalaması

Fenerbahçe’nin dizilişi 4-1-3- 2 değil. Kağıt üzerine öyle yazsanız da dünkü oyuncu özellikleri gereği öyle değil. Bu takımı 4-2-2-2 olarak da görebilirsiniz. Ama bana sorarsanız dünkü 11 ile bu takım 5-0-5 oynuyor. Bu oyunda doğru yerleşip, hamle zamanlamasını iyi yapamazsanız iki hat birbirinden kopuyor. Bu da uzun geri koşulara yol açıyor. Emre Mor ve Rossi, Arao’yu tamamlama konusunda pek de uygun oyuncular olarak gözükmüyor. Bu pozisyonda oynadıklarında ikisi de Amerikan futbolu koşucuları gibi. Fenerbahçe pas yapamadı. Akın sürekliliği de sağlayamadı. İlk yarının hikayesi bu. Son dakikada gelen güzel kontra golü ve penaltı dışında rakip kaleye isabet eden şut yok. Rakip ceza sahasında topla buluşma ise 8.

Ümraniye baskıyı kırdı

İkinci yarının başında İsmail oyuna girip rakip alana iyi yayılınca bu kez baskı bir süre sonuç verdi. Kiev ve Slovacko maçlarındakine yakın bir baskı oluştu. Ama Ümraniye hızlı çıkışlarla bunu kırdı. Kim’ingidişi sonrası Osayi’nin geri koşuları artık daha da önemli. Bu olmayınca hele de böyle boş bir orta sahayla savunma kırılganlaştı. 3’lüye dönüş de bunu gidermedi. Ümraniye’nin korner organizasyonlarıyla gelen iki golü Fenerbahçe’nin kornerlerde ne savunma ne hücumda bir plan ortaya koyamayışı da oyunda dengeyi belirledi. Fenerbahçe yine bir ‘sil baştan’ yalpalaması yaşıyor. Jesus’un orta sahayı sağlam tutacak, top yapabilecek bir ekip kurması ve bunda ısrar etmesi lazım.

Faik Çetiner - Jesus’a yazar

Image

Maçtan önce Ümraniyespor için ‘kapalı kutu’ demiştik. Ligin yenisini bir yerde hepimiz merak ediyorduk. Kadıköy’de maçın favorisi tartışmasız Fenerbahçe idi. Jesus, son Slovacko maçının başarılı iki ismini kulübeye (Osayi ve Zajc) yenileri de (King ve Luan) sahaya sürmüştü. Jesus hem kazanan takımı bozmuş, hem de saha içi parselasyonunu değiştirmişti. Maç başladı kapalı kutudan sürpriz çıktı. Ümraniyespor hepimizi şaşırttı. Oyuna geride değil, önde başladı, rakibine baskı şansı tanımadı.

Bekler aksadı

Rakibin istekli ve kontrollü oyunu Fenerbahçe’yi zora soktu. Luan solda, Ferdi sağda aksıyor, Rossi , Lincoln, King oyuna fazlaca katkı yapamıyor, Arao top kullanamıyordu. Bereket Emre Mor’un dikine oyunu sayesinde rakip kaleye gidiliyordu. Pozisyon sıkıntısı çekilirken gelen penaltıya rağmen, Ümraniyespor’un gardı düşmüyor, attıkları golle skora denge geliyordu. Devre biterken Fenerbahçe bir ani atak sonucu Valencia ile golü bulunca derin bir ‘oh’ çekiyordu. Sahadaki yerleşim yanlış olduğundan Fenerbahçe maça bir türlü ağırlık koyamadı. Luan sürekli hata yaptı. Jesus, Emre Mor ve Valencia’yı çıkarıp Bruma ve Zajc’ı oyuna alınca rakip defansı rahatlatmış oldu. Son bölümde Fenerbahçe’nin geride geniş alanlar bırakmasıyla Ümraniye bir anda öne geçti. Maç gitti derken, Zajc’ın yarattığı pozisyonla gelen Berisha golüyle Fenerbahçe farka çıktığı maçta yenilmekten kurtuldu. Sonuç mu? Yaptığı yanlış 11 ve yanlış oyun planıyla bu maç tek kelimeyle Jesus’a yazar. Ümraniyespor mu? Kalkın ayakta alkışlayın.

Şansal Büyüka - Hısım-akraba takımı...

Maç başladı, gözlerime inanamadım, “yanlış mı görüyorum acaba“ diye gözlüğümü taktım… Meğer doğru görmüşüm… Fenerbahçe o kadar berbat, Ümraniye o kadar etkili başladı ki, şaşırmam ve kusuru gözlerimde aramam son derece normal…
Del Valle daha ilk dakikada mutlak fırsatı kaçırmasa, başka bir ifadeyle Altay sol eliyle mucize bir kurtarış yapmasa, Fenerbahçe rakibine “hoş geldin” demeden önce, Ümraniye güçlü rakibine “hoş bulduk“ diyecekti…
Fenerbahçe kötü başladığı maçı, önde bitirmesine rağmen ilk yarının sonuna kadar bu kötü oyunu sürdürdü… Üç stoper ile oynadığı maçta, Glumac’ın kafa golüne engel olamadı…
Çek takımı Slovacko, Fenerbahçe‘nin üstüne gelmediği için savunmanın makyajı dökülmemişti… Ümraniye’nin her gelişinde “takke düştü, kel göründü...” Gustavo Henrique‘nin ne kadar ağır olduğu çok açık ortaya çıktı…
Sağdan Ferdi; Del Valle‘yi, soldan Peres; Geraldo‘yu sürekli kaçırdı… Arao savunmanın arasına giremedi, top kesemedi… Ayrıca Arao her ikili mücadelede rakibine kontrolsüz geliyor… Bir anlamda kırmızı kart cebinde oynuyor…
Fenerbahçe orta alanında rakibin gelişini önleyecek, kelimenin tam anlamıyla ön stoper görevini yapacak, rakibe basacak tek oyuncu yoktu… Ümraniye en ufak temasla karşılaşmadan geldi de geldi…
Görünen tek adam Emre Mor‘du, etkiliydi… Ama o da kendine mi oynuyor, takıma mı oynuyor belli değil… Lincoln Henrique, bir maç önce herkese umut aşılamış, tatlı hayaller kurdurmuştu… Bu maçta kendi yarattığı hayalleri kendi yıktı… O kadar etkisizdi…
Bunu söylemeliyim; bu Joshua King‘i “Fenerbahçe de oynar“ diye transfer edenleri, Fenerbahçe‘ye layık görenleri tebrik (!) ediyorum… Ya Fenerbahçe’nin büyüklüğünü bilmiyorsunuz, ya da transfer yapmasını…
Ayrıca bu Peres nereden çıktı… Çok mu aradınız… Tek doğru hamlesi olmadı… Sol bek olarak kadroda bulunan Ferdi, Novak, dünya para verilip alınan Peres’den elli kat daha iyi...
Maçı iki takım oynadı ama özellikle ilk yarıda VAR, iki takımdan daha fazla öne çıktı. Penaltıyı iyi yakaladı. Ancak Ümraniye golünde ciddi anlamda ofsayt vardı. Valencia’nın kırmızı kartlık hareketinine gözünü kapatınca, bu kusur sarı kartta kaldı. Peres’in ceza alanı içinde Geraldo’nun vücudu ile buluşan tabanı, en azından VAR incelemesini hak ediyordu. Ümraniye’nin penaltısı ise ceza alanı içinde mi dışında mı tartışılır. Ancak sanki dışarıda gibi…

İkinci yarıda görüntü değişmedi… Fenerbahçe‘nin “berbat“, Ümraniye’nin akıllı ve etkili oyunu devam etti… Şunu çok açık görüyorum; Fenerbahçe futbolla inatlaşıyor… Bu takım orta alanda Crespo-Zajc ile başlar, başlamıyorlar… Arda daha fazla süre alır, vermiyorlar… Valencia penaltı atmaz, attırıyorlar... “Baba“ bir santrafor Allah’ın emri, Fenerbahçe camiasına, futbola inat almıyorlar …

Berisha, Serdar Dursun, Valencia, Jashua King; bir maçta dört santrafor oynatıyorlar, dördünü toplasanız, bir santrafor yapmıyor… Çünkü Fenerbahçe kalitesinin çok gerisinde kalıyorlar...
Büyük Hoca denen Jesus, kendi egoları uğruna geçen yılın güzelim takımını darmadağın etti, eski tanıdıklarından, geçmişte birlikte çalıştıklarından “hısım - akraba“ takımı kurdu… Onlara ayrıcalık yapıyor, öncelik tanıyor… Olmaz… Olmazzz…
Futbol affetmez… Futbol inada gelmez… Futbol ego tanımaz… Öğrenin artık bunu...


Your reaction?

0
LOL
0
LOVED
0
PURE
0
AW
0
FUNNY
0
BAD!
0
EEW
0
OMG!
0
ANGRY
0 Comments